Bu Blogda Ara

26 Temmuz 2016 Salı

Sanırım TTNET Carrier-grade NAT kullanıyor. Dışarıdan görünen ip adresim 88 ile başlayan blokta, modemin loglarından aldığım ve modemin sistemden almış olduğu ip 100 ile başlayan blokta. Bu da CGN kullandıklarını düşündürüyor bana. Bununla ilgili problem sisteme uzaktan bağlanma hususunda gösteriyor kendini. Hiçbir şekilde uzaktan bağlantı kuramıyorum. TTNET ile görüştüm ama telefondaki bayana bir türlü derdimi anlatamadım(!). Neyse çözülmedi iş. Devam edeceğim aramaya. Sonuç alamazsam artık TTNET'ten vazgeçicez mecburen. Derdimizi anlayan bir servis sağlayıcıya bakıcaz.

Balıkçının öğretisi... (Sakin yaşamayı sevenler ya da özleyenler içindir.)

Amerikalı bir iş adamı, tatile geldiği Meksika’nın küçük bir kıyı kasabasında iskeleye oturmuş denizi seyrediyordu. O sırada içinde tek bir balıkçı bulunan tekne kıyıya yanaştı.

Teknenin içi sarı yüzgeçleri olan bir sürü ton balığıyla doluydu.

Amerikalı, balıklara bakıp Meksikalı olduğu anlaşılan balıkçıya dönüp, onunla konuşmaya başladı. “Tebrik ederim. Çok güzel balıklar tutmuşsun. Sana bir şey sorabilir miyim acaba? Bu balıkları tutmak için ne kadar zaman harcadın?”

Meksikalı cevap verdi; “Çok az.”

Bunu duyan Amerikalı, neden denizde daha uzun kalıp, daha fazla balık tutmadığını sordu. Balıkçı “Ben, sadece ailemin acil ihtiyacını karşılayacak kadar balık tuttum” diye cevap verdi. Bunun üzerine Amerikalı şöyle sordu; “Peki geri kalan zamanında ne yapıyorsun?”

Balıkçı şöyle dedi; “Geç yatarım. Biraz balık tutarım. Çocuklarımla oynarım, karım Maria ile siesta yaparım. Sonra her akşam kasabanın merkezine iner dostlarımla biraz şarap yudumlarım ve gitar çalarım.

Kısaca çok meşgulum, dolu ve güzel bir hayatım var bayım.”

Amerikalı bu cevaba güldü. “Şans ayağına gelmiş ama sen farkında değilsin. Harvard Üniversitesinden yüksek lisans derecem var. Ve sana yardım edebilirim. Beni iyi dinle şimdi” dedi.

Ve devam etti; “İlk olarak, balık tutmak için daha fazla zaman ayırmalısın ve kazandıklarınla daha büyük bir tekne almalısın. Sonra, bu tekneyle kazanacağın paralarla bir sürü tekne daha alabilirsin.

Sonunda büyük bir balıkçı filosuna sahip olursun. Öte yandan, tuttuğun balıkları bir aracıya satmak yerine, doğrudan doğruya onları işleyen kişilere sen satarsın. Böylece en sonunda kendi fabrikanı açarsın.

Ürünü, üretimi ve dağıtımı sen kontrol edersin.

Sonra bu küçük kıyı kasabasından taşınıp, Mexico City’e, ardından Los Angeles’e gidersin. Son olarak da kendine ait büyük bir firmayı işleteceğin NewYork’a taşınırsın.”

Büyük bir dikkatle dinlemeyi sürdüren Meksikalı balıkçı, Amerikalı işadamına şöyle sordu;

“Peki bayım, söyler misiniz? Tüm bunlar ne kadar zaman alacak?”

– “15 veya bilemedin 20 yıl…”

– “Peki sonra ne olacak bayım?”

İş adamı güldü ve şöyle devam etti;

‘Hikayenin en güzel kısmı işte bu. Zamanı geldiğinde, şirket hisselerini halka satarsın ve çok zengin olursun… Milyarların olur…”

– “Milyarlarım mı bayım? Peki sonra ne olacak?”

Amerikalı, büyük bir heyecanla sözlerine devam etti…

“Sonra emekli olursun. Geç yatacağın, biraz balık tutacağın, torunlarınla oynayacağın, karın Maria ile siesta yapacağın, akşamları kasabanın merkezine inip dostlarınla şarap yudumlayacağın ve gitar çalabileceğin bir sahil kasabasına taşınırsın…”

https://eesenkal.wordpress.com/tag/harvard-mezunu/